Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Teknokent’te faaliyetlerini sürdüren Karya Farma HBX Ar-Ge tabiattaki biyolojik savunma sisteminden esinlenerek yaptıkları çalışmada kanserle mücadelede yeni bir metot üzerinde durduklarını açıkladı.
Yaklaşık çeyrek asırdan bu yana sürdürdükleri çalışmalarda sürekli doğayı izleyerek ilerlediklerini kaydeden Karya Farma HBX Ar-Ge Kurucusu Hakan Başlık, “Doğayı taklit etmiyoruz, doğayı anlamaya çalışıyoruz. Fillerden köpek balıklarına, yılan balıklarından asalak bitkilere kadar her biyolojik yapı bize kanserle savaşta farklı bir savunma modeli sunuyor. HBX sistemleri; hücreyi değil, organizmayı koruma sistemini esas alıyor. Bu anlayıştan yola çıkarak kanser tedavisinde biyolojik savunma yöntemi ile yeni bir süreç başlatmak için çalışıyoruz” dedi.
Bugün 18 ayrı patente sahip olan Karya Farma HBX Ar-Ge’nin geliştirdiği HBX patent ailesi ve HBX-2371 formülasyonunun, tabiattaki biyolojik savunma sistemlerinden esinlenerek ortaya çıkarıldığını kaydeden Başlık, kanserle mücadelede yeni bir bütüncül biyoteknolojik yaklaşım üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Başlık konuyla ilgili açıklamasında; “Kanser, modern tıbbın en karmaşık ve ölümcül sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Genetik mutasyonlardan bağışıklık sistemine, oksidatif stresten hücresel mikroçevreye kadar birçok faktörün eş zamanlı etkisiyle ortaya çıkan bu hastalık, yalnızca tümör baskılamaya odaklı klasik tedavilerin sınırlarını zorlamaya başladı. İşte tam da bu noktada Karya Farma HBX Ar-Ge ekibi olarak, çoklu sistem hedefli ve doğadan esinlenen biyoteknolojik bir çözüm modeli üzerinde çalışmaya başladık. Bu çalışma kanser biyolojisinin farklı zayıf noktalarını hedefleyen 5 özgün bileşim içeriyor. Bu sistemin temel amacı, yalnızca tümör odaklı değil, organizmanın tüm biyolojik savunma hatlarını aktive ederek çoklu hedefli bir mücadele stratejisi kurmak” diye konuştu.
Çalışmaları esnasında tabiattaki milyonlarca yıllık evrimsel savunma mekanizmalarından esinlenerek yol aldıklarını belirten Başlık, “İnsanlarda 2 adet bulunan TP53 tümör baskılayıcı geni, filler üzerinde 20’den fazla kopyaya sahip. Bu sayede filler, DNA hasarına karşı kendini sürekli koruyarak tümör oluşum riskini minimize ediyor. HBX-2371, fillerin bu genetik avantajını biyomimetik modelleme ile değerlendiriyor. Köpek balıkları, yüksek bağışıklık gücü ve damar oluşumunu baskılayan doğal proteinleri sayesinde kansere karşı üstün koruma sağlar. HBX-2371 geliştirilirken köpek balığının angiogenez baskılayıcı proteinlerinden esinleniyor. Düşük oksijenli sularda bile yaşayabilen yılan balıkları, mitokondri düzeyindeki dayanıklılığıyla oksidatif stresi minimize ediyor. HBX-2371’in hücresel stres faktörlerine karşı direncinde bu mekanizmalar örnek alınıyor. Öte yandan asalak yaşam döngüsüne sahip ökse otu, bağışıklık sistemini T hücreleri üzerinden aktive ediyor ve tümör hücrelerinde apoptoz mekanizmasını çalıştırıyor. Dikenli bitkiler ise fenolik bileşik içerikleriyle DNA hasarını önleyici doğal antioksidanlar sağlıyor” diyerek çalışmalarında tabiattan esinlendiklerini ve kanserle bütüncül mücadele edeceklerini söyledi.
